Pillars of Eternity İnceleme


86

Pillars of Eternity

Bundan 10 sene önce çıkışını gerçekleştirmiş olan FRP oyunların halen çıkmıyor olması maalesef biz eski kafa oyuncuları pek de tatmin eden bir şey değil. Artık yapımcıların yüksek grafik kaliteli ve aksiyon dolu oyunlara yönelmesi belki yeni nesilleri sevindiriyor ama biz bir Baldur’s Gate daha görmek istiyoruz. Son zamanlarda az da olsa bir hareketlilik yaşanmıyor değil gerçi FRP dünyasında, Divinity: Orginal Sin yaptığı çıkışla gayet de beğenilmişti. Şimdi de son nesil FRP oyunların en babası geliyor gibi gözüküyor: Pillars of Eternity. İşte Pillars of Eternity İnceleme yazısı.

Ustalara saygı kuşağı

Pillars of Eternity, fantastik türdeki oyunların en büyük ustaları tarafından yoğrulmuş, nadir bulunan cevherler kadar değerli olan bir yapım. Şimdilerde ismi bilinmemesine rağmen oyun dünyasının en saygın yapımcı firmalarından biri olan Black Isle Studios’un eski çalışanlarının emekleri ile ortaya çıkmış bir eser.

Fallout 1-2, Icewind Dale 1-2, Planescape: Torment ve Baldur’s Gate gibi büyük efsanelerin altında imzası bulunan eski Black Isle Studios çalışanlarının, Obsidian Entertainment çatısı altında bir araya geldikten sonra Kickstarter’da başlayan küçük ölçekli bir projeydi Pillars of Eternity. Projenin başında, tamamen eski tip oyun kültürü üzerine kurulmasından dolayı desteğin de çok yüksek olmamasından endişe duyulduğu bir girişimdi. Sonradan görüldü ki, diyaloga dayalı, klasikleşmiş FRP türünün müdavimler hiç az değilmiş. 75.000’in üzerinde destek oyu almayı başaran Pillars of Eternity projesi, hummalı bir çalışmanın ardından oyun dünyasına merhaba dedi.

Savaş esnasında karakterlerin dizilimi hayati önem taşıyor

Bilmeyenleri baştan uyarmam gerekiyor. Pillar of Eternity, tabiri caizse yeni nesil oyuncuların bodoslama dalmadan evvel bir adım geride durması ve incelemelerini okuyup, iyice emin olduktan sonra oynamaya başlaması gereken bir yapım. Her ne kadar türü farklı olsa da geçtiğimiz ay piyasaya sürülen Grim Fandango’ya hayretler içinde bakıp, “Böyle bir oyun nasıl olur da 90 puan ortalamasına ulaşır?” diye hayıflanan yeni nesil oyuncuların, Pillars of Etenity’nin uçsuz bucaksız evrenine girince de benzer bir yorum yapması son derece muhtemel. Bu nedenle klasik FRP sistemini özümsemeden oyuna dair fikir yürütmek doğru olmayacaktır. Hatta aksiyondan hoşlananların hiç bulaşmaması gereken bir oyun olduğu bile söylenebilir.

Öte yandan, eğer bu yazının başlığını okuduğuz anda maziyi anımsayıp içiniz kıpır kıpır olduysa; zamanında sıkı bir Baldur’s Gate eğitimi almış, Planescape: Torment ile bitirme tezini vermiş, Icewind Dale ile de doktorasını tamamlamış biriyseniz; bir an bile tereddüt etmeden, kendinizi bu eşsiz maceranın kollarına bırakmanız farz olacaktır.

Sanki seni yıllardır tanıyormuş gibiyim

Damdan düşer gibi başlayan, “Ben kimim? Neredeyim? Neler oluyor?” gibi soruların cevabını vermeyi hiç düşünmeden, paldır küldür oyun evreninin içine fırlatan, sanki yıllardır oynuyormuşsunuz da, kaldığınız yerden devam ediyormuşsunuz hissi oluşturan bir yapım Pillars of Eternity. Eğer eski oyunculardansanız kendinizi çok tanıdık mekanlarda ve tanıdık oyun yapısı ile karşı karşıya bulacaksınız. Bugüne kadar hep Baldur’s Gate 3 yakıştırması yapılan Pillars of Eternity, ilk başka gerçekten de öyle bir izlenim bıraksa da, aslında yapımcıların üç efsane oyundan da esintiler içeriyor. Fare imlecinin tasarımından, izometrik harita yapısının ayrıntılarına kadar buram buram Baldur’s Gate kokan, grup yapısı ve savaş formasyonu ile Icewind Dale’i anımsatan, hikaye anlatımı ve detaylı diyalog içeriği ile de Planescape: Torment’tan esintiler sunan bir oyun olduğunu söylemek gerek.

Her ‘Rol Yapma Oyunu’nda olduğu gibi Pillars of Eternity’de de kendimize bir karakter oluşturarak yola koyuluyoruz. “Yola koyuluyoruz” dedim ama bu o kadar da çabuk olmuyor. Çünkü benzer oyunlardan çok daha detaylı bir karakter oluşturma sahnesi ile karşılıyor bizi. Yeni nesil oyuncular belki karakterin dış görünüşünü yeterince değiştiremediğimizi düşünüp burun kıvırabilir ama yapıcıların asıl odaklandığı konu o olmamış zaten. Yapımcılar için karakterin görünüşünden ziyade, oyun dinamiklerini doğrudan etkileyen öğeler çok daha önemli. Üstelik bunlar o kadar detaylı yapılmış ki, benim gibi yıllarca benzer oyunları denemiş birinin bile oturup saatlerce yazı okumasına neden oldu diyebilirim.

Karakter oluşturma ekranında sadece karakterin ırkı, sınıfı ve becerilerini değil, geçmişini, nasıl bir aileden geldiğini ve dallanıp budaklanan alt sınıflarını da belirlemek gerekiyor. İster savaşçı, ister büyücü olsun, hangi sınıfı ya da ırkı seçerseniz seçin, bu seçeneklerin de alt kümeleri karşınıza çıkıyor. FRP oyunlarının en basit tasarlanan ve sadece kaba kuvvete odaklı bir karakter olan ‘Savaşçı’ sınıfını seçtiniz diyelim. Burada bile cevaplanması gereken tonla soru karşınıza dikiliyor. Tamam, savaşçısınız ama soylu bir aileden de geliyor olabilirsiniz, göçebe de olabilirsiniz. Aynı şekilde, eski bir köle olabileceğiniz gibi paralı asker olarak da yola koyulabilirsiniz. İşte bu ayrıntılar, hangi silahta daha iyi olacağınıza, dinlenme esnasında ne kadar güç kazanacağınıza, hatta savaşlarda ne kadar dayanıklı olacağınıza kadar pek çok şeyi doğrudan etkiliyor.

İşin en güzel yanı karşınıza çıkan tüm seçeneklerin ana hikayeye doğrudan etki etmesi oluyor. Daha oyunun ilk ekranında karakterin detaylarını seçerken verdiğimiz bir kararın, tüm oyun boyunca defalarca kafamızı duvarlara vurmamıza neden olabileceğine hazırlıklı biçimde işe başlamak gerekli. Bu yüzden siz siz olun, karakterinizi oluştururken baştan savma kararlar vermeyin. Üzerinde iyice düşünerek, ilerleyen bölümlerde vereceğiniz kararlara paralel gidecek bir karakter ile yola çıkın.

Oku da büyük adam ol!

Eskiler biliyor belki ama bu türle yeni karşılaşanlar için köprüden önce son çıkış tabelasına dikkat çeksem iyi olacak. Pillars of Eternity’de büyüler, silahlar, savaş taktikleri ve kahramanların becerileri ne kadar önemli olsa da, işin asıl can alıcı noktası diyaloglarda ve yazılı materyallerde yatıyor. Bir an evvel savaşa geçmek isteyen veya mağaraları ve zindanları hızlıca gezmek isteyenlere kocaman bir uyarı levhası kaldırmak lazım. Pillars of Eternity gerçekten iyi bir İngilizce’nin yanı sıra kesintisiz dikkat ve konsantrasyon istiyor. Hareketlerinizde, konuşmalarınızda ve kararlarınızda mutlak bir kararlılık bekliyor. Umarsızca ve dengesiz kararlar alırsanız, ne yanınızdaki grup elemanlarının gözüne girersiniz, ne de onlardan yeterince verim alabilirsiniz. Aynı şey karşılaştığınız insanlar için de geçerli. Kılıcın kınına bile dokunmadan, tatlı dille çözebileceğiniz durumlarla karşılaşabileceğiniz gibi, başarılı bir söz düellosunun ardından, rakibe gözdağı vererek kolay yoldan işinizi de görebilmeniz mümkün. Elbette bu söylediklerimi hayata geçirebilmek için konuşulanları iyice anlamak ve belli bir mantık çerçevesinde cevaplar vermek gerekiyor.

En iyi ejderha, ölü ejderhadır…

Birden fazla karakteri yönettiğimiz, grup halinde dolaşılan her oyunda olduğu gibi burada da takımınızı birbirini tamamlayan karakterlerle donatmanız gerekiyor. Çetin ceviz bir savaşçıyı, efsunları ile destekleyecek bir büyücü nasıl tamamlıyorsa, karşılaşacağınız tuzakları ve kilitleri açacak, eli uzun bir hırsız nasıl ki grubun vazgeçilmezi ise, laf cambazı bir karakterin de grup içerisinde yer alması o kadar önemli. Pillar of Eternity’nin çok büyük kısmı diyalog ve yazılı materyal içerdiğinden grubunuzu kurarken ağzı laf yapan bir karakteri gurupta bulundurmak hayati önem taşıyor.

Tüm macera boyunca, sanki oyun oynamıyormuş da, fantastik bir roman okuyormuş hissine kapılacağınız bir yapım Pillars of Eternity. Diyalogların arasında, karakterlerin mimiklerinden de bahsedilmesi, suratlarındaki gölgelenmelerin, kaşlarını çatmalarının ya da konuşurken gözlerini bizden kaçırmalarının şiirsel bir dille anlatılması da gerçekten büyük keyif veriyor. Bunun dışında, hemen her önemli olay öncesi karşımıza çıkan ara sahnelerdeki yazılı detaylar da çok etkileyici. Basit bir duvara tırmanışı bile animasyon ile göstermek yerine, destansı bir dille, yazılı olarak anlatmayı tercih eden Pillars of Eternity’nin belki de en etkileyici yanı burası. Üstelik sadece anlatmakla kalmayıp, karar vermemizi de bekleyen oyun, grubumuzdaki kahramanların yetenekleri ölçüsünde bize seçenekler sunuyor. Söz gelimi yüksek bir duvara tırmanmak için çeviklik seviyesi yeten bir kahramanımız varsa, “Tırmanmayı dene!” seçeneği başarılı sonuç verirken, tırmanmak için yeterli atletik yapıya sahip olmayan karakterler için ise kanca ve halat kullanma seçeneği gösteriliyor. Tüm bu yazılı dokümanlar ve yapılan seçimler de oyunun şiirsel anlatımını bir üst kademeye taşıyor.

Detayları bir kenara bırakıp genel oynanış tarzına baktığımızda ise, tipik masaüstü FRP kuralları üzerinden ilerleyen bir oyun ile karşılaşıyoruz. Benzer yapımlarda olduğu gibi insanlarla iletişime geçip görevler alıyor, bunları yerine getirerek deneyim puanları kazanıyoruz. Ancak burada bir konuya açıklık getirmek gerekli. Deneyim puanı kazanmak için sadece yaratık öldürmek yetmiyor. Benzer oyunlarda uygulanan, aynı yaratıkları defalarca öldürüp kolay yoldan deneyim puanı kazanmanın bu oyunda işlemediğini belirtelim. Sözgelimi aynı örümcekten binlerce kez öldürsek, o örümcek hakkında yeterince bilgi sahibi olduğumuzdan belli bir yerden sonra deneyim puanı kazanamıyoruz. Bu nedenle yeni yerler keşfederek, yeni insanlarla iletişime geçerek ve yeni görevler yaparak deneyim puanı toplamak durumundayız.

Karakterlerimize seviye atlatıp yeni beceriler, büyüler ve saldırı ya da savunma teknikleri öğreniyoruz. Kimi zaman güçlü bir düşmandan düşen bir eşya bize yol boyunca yardımcı oluyorken, kimi zaman da güçlü iksirler oluşturabilmek için gerekli olan hammaddeleri etraftan toplamamız gerekiyor. Çevredeki tüccarlarla iletişime geçip eşya alım satımı yapabiliyoruz. Akşam çöktüğü ya da karakterlerimizin yürüyecek mecali kalmadığı zaman, şehre yakınsak bir hana gidip küfeyi devirebiliyor, açık arazide kalmışsak ise kamp kurup, kurda kuşa yem olmadan sabahın olmasını umuyoruz.

Pillars of Eternity, yapımcıların efsane oyunu Baldur’s Gate’in aksine Dungeons & Dragons kuralları üzerine kurulmuş bir oyun değil. Yani Baldur’s Gate’teki klasik FRP zar sisteminin dışında çıkan, kendine has bir hesaplama ile dövüşleri ekrana yansıtan bir oyun. Tabii hemen burun kıvırmamak lazım. Her ne kadar D&D kuralları üzerine odaklanmamış olsa da sunulan detaylar hemen hemen aynı. Biraz oynadıktan sonra, büyülerin isimleri farklı olsa da, mekanlar daha önce hiç karşılaşmadığımız bölgelerden oluşsa da ve dövüş hesaplamaları önceki oyunlarda uygulanan formüllerden uzaklaşsa da, aslında aynı içeriği sunduğu hemen anlaşılıyor.

Günümüzde iyice kolaylaşan RPG öğelerinden farklı olarak, klasik FRP standartlarını benimseyen Pillars of Eternity’de kahramanlarımızın savaş esnasında yapacağı büyüler de sınırlı. Bu nedenle savaşlarda akıllıca taktikler belirlemek gerekiyor. Benzer oyunlardaki mana sistemi burada bulunmadığı için, düşmana sağlam hasar veren büyülerimiz bile olsa bu avantajımıza çok fazla güvenemiyoruz. Büyük savaşların ardından hem karakterlerimizin zinde kalması, hem de büyülerin yenilenmesi için kamp kurmak gerekiyor. Öyle her yerde kamp kurmak da akıl kârı iş değil. Gecenin bir yarısı düşman tarafından gafil avlanıp, daha karakterler iyileşmeden, büyüler yenilenmeden savaşın kucağına düşmek son derece olası bir durum. Dikkatli olmak lazım.

Kalem, kalem, güzel kalem

Pillars of Etenity’nin türe getirdiği en büyük yenilik kale sisteminde yatıyor. Senaryo gereği, eninde sonunda yolumuz eski bir savaşçının kalesi Caed Nua’ya düşüyor. Yaşadığı onlarca savaşın ardından harap ve bitap düşmüş, sağla bir tamire muhtaç olan bu kaleyi adam etmeyi başarırsak oyunun keyfi iyice artıyor.

Bu büyük tamirat için uzun bir tamir listesi ile karşılaşıyoruz. Bunun için iki şeye ihtiyacımız var: İrice bir altın kesesine ve bolca zamana… Tamir listesindeki birimlerin ihtiyacı olan paraları ödedikten ve yeterince süre bekledikten sonra bu birimler teker teker aktif oluyor. Kalemiz ayağa kalkmaya başladıktan sonra ise grubumuza dahil olacak yeni adamlar yetiştirebiliyor, farklı yan görevler edinebiliyoruz. Belli bir noktanın tamiri için daha evvel tamir edilmesi gereken birimler de ön koşul olarak sunulabiliyor. Bu nedenle tam bir tamirat için uzunca bir süre beklemek durumunda kalıyoruz. Kalemiz ne kadar görkemli olursa, ona göz dikenlerin sayısı da o kadar artıyor. Zaman zaman saldırılarla karşı karşıya gelen kalemize savunma birimleri oluşturmak gerekiyor.

Tüm bunların yanı sıra, kalemizin altında bir de zindan bulunuyor. Açık konuşmak gerekirse, yeterince güçlenemediğimden en alt katına kadar inmeye cesaret edemedim, ama zindanın 15 katlı olduğu ve çok değerli eşyaların, büyülerin bulunduğu söyleniyor. Cesareti olanlar için keşfetmeye değer bir zindan olduğu kesin.

Baldur’s Gate’in vazgeçilmezi olan ve yeni nesil oyunlardan Dragon Age’de de kullanılan savaş sırasında zamanı durdurma seçeneği burada da karşımıza çıkıyor. En basitinden en zor dövüşüne kadar, tüm karşılaşmalarda zamanı durdurup taktik belirlemek hayati önem taşıyor. Karakterlerimizin sağlık puanlarının yanı sıra dayanıklılığını da gösteren bir özelliği daha var. Dövüşler esnasında zaman zaman yere düşen ve savaş bitene kadar da ayağa kalkamayan karakterlere denk geleceksiniz. Bunun anlamı, dövüş sırasında dayanıklılıklarının sonuna gelmeleri ve yere yığılıp kalmaları oluyor. Yani karakterin sağlık puanı bitmese bile, yere yığılıp dövüşün devamında etkisiz eleman haline gelebiliyor. Neyse ki bu o kadar da kötü bir durum değil. Çünkü karakter yere yığılıp savaştan ayrılmaz ve hayat puanı tam olarak biterse onu yeniden canlandırmak mümkün değil! En azından benim oyun sürem içerisinde yeniden canlandırma büyüsüne denk gelmedim. Eğer orta ve üstü zorluk seviyesinde oynarsanız, hayat puanı biten karakter bir daha uyanmamak üzere aramızdan ayrılıyor. Bu sistem size zor gelir ise, ayarlardan daha kolay bir moda geçebiliyor, dövüşlerin ardından hayat puanı biten kahramanları yeniden hayata döndürmeyi mümkün hale getirebiliyorsunuz.

Hani demiştim ya, Pillars of Eternity’de D&D kuralları geçerli değil diye. İşte bu sayede her karaktere her silahı ya da zırhı giydirmek mümkün oluyor. Bu durum hem olumlu hem de olumsuz şekilde bize geri dönüş sağlıyor.

Birincisi, karakterler her silahı ve zırhı giyince zor durumlarda kendini kurtarmayı başarıyor, ama aynı zamanda bazı özelliklerinden de ödün vermek zorunda kalıyor. Bunun yanında, karakteriniz soylu bir geçmişe sahipse, balta gibi alt tabaka savaşçıların tercih silahları daha verimsiz kullanırken, krallara layık bir kılıcın ise fazlasıyla hakkını veriyor.

Birader hangi devirde yaşıyoruz?

Sunduğu tüm özelliklerle ve dolu dolu yapısı ile Pillars of Eternity çok ama çok başarılı bir oyun, ama görsel yönden devrin oldukça gerisinde olduğu da bir gerçek. Tamam bir KickStarter projesi ve verilen desteklerin ardından küçük sayılabilecek bir bütçe ile hazırlandı, ama yine de geçen sene piyasaya sürülen Divinity: Original Sin gibi bir örnek dururken, böylesine düşük seviye grafiklerin hak edilmediğini düşünüyorum. Elbette grafikleri yerin dibine sokacak değiliz. Grafikler ve animasyonlar zamanın gerisinde ama yine de pek çok oyuna taş çıkaracak kadar detayı içinde barındırıyor oluşu en büyük artılarından biri. Orta Çağ mimarisine farklı bir yorum getiren, kendine has bir evreni olan Pillars of Etenity’nin arka plan çizimlerindeki detaylara söylenecek bir şey yok. Keşke kamera açılarını değiştirebilme imkanımız olsaydı ve keşke animasyonlara, efektlere daha fazla önem verilseydi demeden de kendimizi alamıyoruz.

Görsel yönden ne kadar geride kalsa da müzikler konusunda ise oldukça başarılı bir yapım Pillars of Eternity. Böyle kendine has bir evren içeren ve fantastik bir yapı üzerine kurulmuş her oyun gibi orkestra müzikleri tadına doyulmaz bir zevk sunuyor. Seslendirme konusunda da epeyce iyi uğraşıldığı belli. Konuşmalardaki ayrıntılar, dublaj sanatçılarının vurgularından çok hepsi diyalog pencerelerinde yazılan bilgilere dayalı olsa da yine de kaliteli olduğunu belirtmek gerekli.

Toparlamak gerekirse, klasik FRP oyunlarına özlem duyan ve gerçek bir Rol Yapma deneyimi yaşamak isteyenler için çok ama çok başarılı bir oyun olmuş Pillars of Eternity. Sadece kaliteli bir FRP oyunu olarak değil, dolu dolu içeriği ve şiirsel anlatımı ile de alkışı hak eden bir yapım. Fakat ne kadar kaliteli olursa olsun, 2015 yılına ait olmayan görsel yapısı ve teknik eksiklikleri, sadece içerik anlamında güçlü kılıyor. Keşke üzerinde biraz daha uğraşılıp, bu denli derin senaryo yapısına uygun biçimde görsel detaylar içerseydi ama ne diyelim, buna da şükür.


admin

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir