Compulsion Games tarafından geliştirilmiş olan Contrast, özellikle son birkaç haftada fazlasıyla satın alınmaya başladı. Korku temalı olmasına rağmen daha çok macera içeriğine sahip olduğunu söyleyebileceğimiz oyun oldukça uzun bir senaryoya sahip. Bundan yaklaşık yüz yıl öncesini konu almakta olan oyun fiyatıyla da “al beni” diyor. İşte Contrast inceleme yazısı.
Contrast oyuncusunu 1900’lü yılların başına karanlık, kasvetli ve gri bir şehre götürüyor. Kocaman binaların, gri tuğlaların ve her türlü üç kağıdın döndüğü bu şehirde belki de tek masum kalmayı başarmış olan şey küçük Didi’dir.
Didi, geceleri bir kulüpte sahneye çıkan ve şöhretin hayalini kuran annesi ile beraber yaşamaktadır. Tek arzusu ise annesi ve deyim yerindeyse bir baltaya sap olamayan babasının yeniden bir araya gelmesidir. Didi, annesinin sahne aldığı gecelerde gizlice evden kaçıp onu izlemeye gitmektedir. Elbette birçoğunda yakalanır ve azarı işitir. Lakin Didi bu küçük kaçışlarını tek başına gerçekleştirmemektedir. Didi’nin Dawn adında hayali (en azından kendisi öyle sanıyor) bir arkadaşı vardır ve bu arkadaş oldukça özeldir. Çünkü Dawn duvarlara yansıyan gölgelerin üzerinde yürüyebiliyordur. Dawn sayesinde de Didi sürekli evden kaçmanın bir yolunu bulur.
Yine annesini izlemek için gerçekleştirdiği kaçışlarından birinde babası Johnny’yi de görür. Heyecanlanan Didi, Johnny’yi takip eder ve babasının annesini geri kazanmak için bir iş peşinde olduğunu görür. Fakat demiştik ya bir türlü baltaya sap olamamaktadır, yine Johnny’nin başı beladadır ve Didi, Dawn ile beraber babasına yardım etmeye karar verir. Bir gecede Didi kendisini, başkaları için önemsiz sayılabilecek ama kendisi için son derece önemli bir maceranın içine düşmüş olarak bulur.
Contrast’a daha girer girmez çalan yavaş ve caz tarzındaki parça ile az buçuk sizleri nasıl bir atmosferin beklediğini kestirebiliyorsunuz. Bahsettiğim gibi gri tonların ve binaların hakim olduğu bu şehirde ekran başından bile soluk almanın ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorsunuz.
Kontrol ettiğimiz Dawn ile beraber şehri yakından inceledikçe aslında normal bir şehirde olmadığımızın da farkına varıyoruz çünkü bazı alanlar sonsuz uçurumlarla kaplıdır ve havada süzülen yapılar vardır. Lakin en önemlisi koskoca şehirde Didi ve Dawn dışında kanlı canlı başka insan yoktur. Kanlı canlı dedim çünkü şehrin diğer tüm yaşayanları gölgelerdir. Daha oyunun başında Didi’yi yatağına yatıran annesini değil de arkasındaki duvara yansıyan gölgesini görerek bir farklılık olduğunu seziyoruz. İlk bakışta her şey normal görünebilir ama bulunduğumuz bu kasaba ve belki de dünya aslında çok farklıdır.
Contrast her ne kadar tür olarak macera oyunu kategorisine girse de oyunda klasik macera oyunlarından aşina olduğumuz nesneleri bul, birleştir veya kilitli kutunun bulmacasını çöz gibi bulmacalar yok. Contrast’ta tüm işimiz gölgelerle.
Gölge oyunu deyince de çoğumuzun aklına doğal olarak Karagöz ile Hacivat geliyor. Aslında Contrast’ta da mantık pek farklı değil. En azında hem Karagöz ile Hacivat, hem de Dawn ile Didi için çıkış noktaları aynı diyebiliriz çünkü ikisinde de duvara (perdeye) yansıyan gölgeler var. İlk paragrafımda bahsettim, Dawn’ın özel bir yeteneği var. Etrafta gölge varsa “shifting” (değişmek) yeteneğini kullanarak kendisini de gölge haline getirebiliyor. Basitçe örneklendirecek olursam; diyelim önünüzde bir yol var ama ortası çökmüş ve geçiş yok. Ama yolun yanında bulunan elektrik telleri sayesinde duvara düz bir çizgi halinde gölge yansıyor. İşte Dawn “shift in” yaparak kendisini gölge haline getiriyor ve bu gölge çizginin üzerinden yürüyüp geçişi olmayan yolu geçebiliyor. Yolun sonunda da “shift out” yaparak gölge halini terk edebiliyor. Okurken biraz karışık görünmüş olabilir ama daha görür görmez olayı kavrıyorsunuz.
Oyunun temeli bir yerden bir yere gitmek, giden yolu bulmaya dayanıyor ve doğal olarak sıkça gölgeleri kullanıyoruz. Oyunun başlarında işimiz kolay, yollar hazır ve tek yapmamız gereken shifting yaparak gölge moduna geçip yolu kat etmek. İlerledikçe de seviye birazcık daha artıyor. Öyle ki bazı nesneleri hareket ettirerek kendi yolumuzu kendimiz çiziyoruz. Örneğin insan boyutundaki karton bir posteri duvara yakınlaştırsak gölgesi küçülüyor, uzaklaştırırsak büyüyor. Yapmamız gereken de tahmin edeceğiniz üzere Dawn’ı ilerletebilecek derecede bir yol hazırlamak ve posteri ona göre belirli bir uzaklığa itmek.
Bunun dışında bazı bölümlerde kutular ve küreler çıkıyor karşımıza. Amacımız bunları belirli yerlere götürmek. İşin ilginç yanı Dawn eline aldığı nesnelerle de (yani kutular ve küreler) shifting yapabiliyor. Üstelik diyelim bir kutu ile gölge moduna geçtiniz ve kutuyu bıraktığınız. Sonra shift out yaparak gölge modundan çıktınız. Peki, kutuya ne oldu? Bu durumda kutu bıraktığınız yerde kalıyor, yani bir gölge olarak. Toparlayacak olursam, oyunun mekaniği bundan ibaret ve zorlanacağınızı da pek sanmıyorum.
Bir tek oyunun sonlarına doğru güneş sistemini kullanarak oluşturmamız gereken bir gölge var, harcarsanız zamanınızı onda harcarsınız. Gerisi tamamen refleks, el becerisi ve az biraz dikkat. Küre ve kutular dışında etrafta görebileceğiniz tek nesneler ışık küreleri ve belge/resimler. Işık küreleri projeksiyon gibi alet edevatları çalıştırmak için gerekli ve belge ile resimler de bulunulan şehir ve karakterler hakkında birkaç ek bilgi veriyor. Bu arada, her duvara shifting yapamadığınızı da bilmenizi isterim. Sonuçta karanlık bir ortamda gölge olmaz. Gölge için önce bizlere ışık lazım ki yansıma olsun.
Kısaca Contras’tın kontrollerine de değinmek istiyorum. Dawn’ı klasik bir aksiyon oyunuymuş gibi “WASD” + Fare kombinasyonu ile kontrol ediyoruz. Boşluk tuşu zıplıyor, E tuşu gerekli aksiyonları gerçekleştiriyor. Farenin sol tuşu shifting yaparken sağ tuşu ile Dawn’ı hızlı hareket ettirebiliyorsunuz. Bu hızlı hareket ettirme ile belirli duvarları kırabiliyor ve gölge engellerin içinden geçebiliyorsunuz. Buna da örnek ters T harfini düşünün ve diğer tarafa Dawn’ı geçmek için hızlı hareket tuşunu kullanmanız gerekiyor. Anlayacağınız, kontroller bir hayli basit.
Bacağım sıkıştı
Contrast’ı ilk oynamaya başladığınızda gölgelerle bütünleşebilen uzun bacaklı bir hanımı görünce “aa ne kadar değişik” gibi çeşitli tepkiler vereceğinizden şüphem yok. Olay hakikatten ilgi çekici ve gölgelerle dans etmek, onlarla oynamak diğer oyunlarda pek karşımıza çıkmaz. Nitekim ilk izlenimler ne kadar olumlu olursa olsun, belirli bir süre sonra oyunun büyüsü maalesef sona eriyor çünkü üzerine bir şey katmıyor. Tamam, ilk başlar eğlenceli ve oyun tüm dikkatinize hakim oluyor ama bir müddet sonra monotonlaşma başlıyor.
Gideceğimiz yolun uzaması, önüne üç beş engel konulması dışında bir değişiklik söz konusu değil. Durum böyle olunca da aynı şeyleri tekrarlıyormuş hissine kapılıyorsunuz. Oyunu yarıladıktan sonra artık bir bakmışsınız gölgeler artık pek umurunuzda değil ve tek amacınız ilerleyip senaryonun akıbetini merak etmek. Elbette yapımcıların ilk denemesinin hakkını vermiş diye düşünüyorum ama özellikle bulmaca odaklı bir oyunda da çeşitlilik şart.
Hikaye ve içeriğin yanı sıra birkaç teknik sıkıntı da göze çarpmıyor değil. Bunlardan ilki büyük bir kesimde yaşanan kayıt edememe sorunu. Bu sorunu bizzat kendim de yaşadım, öyle ki oyundan çıkmak istediğimde kayıt dosyalarının hasarlı olduğunu ve kayıt edemeyeceği gibi bir yazı çıktı karşıma. Lakin fazla telaşlanmaya gerek yok çünkü bu sorunu yaşayan büyük kesimin yine büyük bir çoğunluğu (ben de dahil) olayı oyunu “yönetici olarak çalıştır” diyerek çözmüş durumda.
Bir diğer sıkıntı ise oyun içinde yaşanan küçük aksaklıklar. Dawn’ın bacaklarının sıkışması olarak tabir ettiğim bu olay ile Dawn’ın girmemesi gereken yerlere girip sıkışmasını kastediyorum. Mesela önünüzde bir yol var ama geçebilmek için henüz dar. Ve siz eğer bir şekilde Dawn’ı oraya sokmayı başardıysanız sıkışıp kalabiliyor. Ne sağa sola hareket etmek ne de zıplamak mümkün. Böyle bir durumla karşılaşırsanız tek yapabileceğiniz menüden en son kayıt noktasını tekrar yüklemek. Şahsen bu durum benim başıma tam üç kez geldi ve üç kez son checkpoint’u yüklemek zorunda kaldım. Aslında bu bug biraz da şans meselesi ve oyunu çok etkileyen bir durum değil ama olmasaymış elbette daha iyi olurmuş.
Unreal Engine 3 grafik motoru ile geliştirilen Contrast için makine dostu diyebilirim. Mekanlar ve karakterler 3D olarak tasarlanmış. Oyun piyasasının “kodaman” oyunları ile karşılaştırmak hata olur çünkü macera, platform ve bulmaca odaklı oyunlarda görüntü her daim senaryodan sonra gelir. Bu yüzden ben de Contrast’ı bu kritere göre değerlendirecek olursam oyunun benden geçer not aldığını söyleyebilirim.
Görüntü olarak oyun tatmin edici ama daha detaylı da olabilirmiş. İşimiz genellikle duvarlar ve gölgelerle olduğu için en çok bunlar karşımıza çıkıyor ama duvarlar hep düz ve tek bir renkte. Oysa duvarların sıvası dökülmüş olabilir, çatlaklar olabilir, grafitiler veya posterler asılmış olabilirdi. Sonuçta bunların üzerine de gölge gayet güzel yansır. Dikkatimi çeken bu husus dışında görüntü olarak olmamış diyebileceğim bir nokta yok. Tabii bir de karakterler (gerçi iki taneler) var. Öncelikle küçük Didi çok tatlı bir kız. Enerjik, masum, meraklı ve kıpır kıpır oluşu çok güzel yansıtılmış. Didi’ye nazaran Dawn (bu arada isminin anlamı şafak vakti) daha çekici ve kadınsı olarak çıkıyor karşımıza. Upuzun bacakları (bu bacaklar ile üç metre rahat zıplayabiliyor:) hafif dekolteli ama dönemi yansıtan kıyafetleri ve saçlarını bir yana yatırışı, en önemlisi hiç konuşmaması ile ilgi çekici bir karakter olmuş Dawn.
Oyunun belki de en tatmin edici, en iyi noktası için müziklerini ve seslendirmelerini gösterebilirim. Daha oyuna girdiğinizde çalan parça sizleri alıp götürmeye yetiyor ve oyun boyunca da slow parçalar bizlere eşlik ediyor. Seslendirmelere de özen gösterildiği belli çünkü aksan olayına dikkat edilmiş. Ama asıl başarılı olan yine Didi. I Am Alive (Ana karakterin küçük kızı) ve Splinter Cell Conviction (Sarah Fisher genç hali) gibi karakterlere de sesini veren Teale Bishopric’in Didi seslendirmesini şahsen ben çok beğendim. Mutluyken ki o çocuksu tınısı ve üzüntülü ruh halindeyken sesinin hafif titremesi gibi ayrıntılar çok başarılıydı.
Gölgede yaşanan hayatlar
Aksiyon yapımlarından, mermilerin havada uçuşmasından sıkıldıysaız veya süper kahramanlara bir alternatif, bir değişiklik arıyorsanız Contrast’a bir göz atmak isteyebilirsiniz. Zaten ara konuşmalar ve videoları da katarsak ortalama üç saat gibi kısa bir sürede oyunu bitirebilmeniz mümkün. Son cümlem olarak Contrast için dolu dolu bir macera oyunu diyemem ama güzel vakit geçirten bir bulmaca/platform oyunu diyebilirim.
0 Comments