Call of Duty Ghots inceleme


84

cod_ghots

Dün satışa sunulmuş olan Call of Duty Ghots için artık incelemeyi sizlere sunmanın vakti geldi. Dünya çapındaki tüm oyun siteleri oyun için pek de iyi yorumlar yapmaz ve iyi puanlar vermezken biz de maalesef CoD: Ghosts için iyi yorumlar yapamayacağız. Ancak buna rağmen Call of Duty Ghosts inceleme konusunu sizlere sunalım. İşte oyunun bizim gözümüzden ilk bakış değerlendirmesi.

Her sene sonu yeni bir Call of Duty’e alıştık ama her sene sonu yeni nesil bir Call of Duty’e alışmış değiliz. Artık sinema filmi gibi bölüm bölüm hikayesine alıştığımız seri yine kasım ayının başlarında, bizimle buluştu.

Modern Warfare serisi üçleme ile noktalanırken, Black Ops serisi ise iki oyun ile tamamlandı. Bu süreç içerisinde Call of Duty oyunlarında ikinci ve üçüncü dünya savaşı, günümüz savaşları, siber savaşlar, Vietnam savaşına kadar birçok savaşa tanık olduk. Ortada hikaye kalmadı, seri tamamlandı derken, yeni nesile Call of Duty: Ghosts ile giriş yaptık.

Call of Duty: Ghosts, aslında MW2’den sonra bir kullanıcının ortaya attığı dedikoduydu. Resmiyeti yoktu. Hatırlarsınız; MW3’de Vladimir Makarov’un bir sözü vardı. ”Yalan ne kadar büyürse, o kadar kaçınılmaz bir hal alır” diye. Gerçekten dedikodu oldukça büyüdü ve ilerledi. Tabii yapımcılarda da bir fikir oluştu.

MW2 karakterlerinden Simon Riley yani Ghost odaklı olacağı yönünde ortaya atılan bu hikaye için MW2 ve MW3 arası bir senaryoya sahip olacak dedikoduları dönüyordu etrafta. Diğer yandan ise Black Ops’tan sonra Iron Wolf dedikodusu da ortaya atılmıştı ve Ghost kadar ilgi görmüştü. Görünen şu ki dedikodular bile artık kaçınılmaz olup, gerçekçi olmaya başladı. Seneye Treyarch’tan Iron Wolf’u görürsek şaşırmayalım.

Lakin şimdiki konumuz Infinity Ward’ın, yepyeni oyunu Call of Duty: Ghosts. Ayrıca onlara yardım eden Neversoft ve Nevan’ı açılış logosunuda göreceksiniz.

Bir de kim olduklarını göstermek için maske takanlar vardır.
Ghosts’un hikayesi ilginç noktalarla dolu bir hikaye aslında. Her ne kadar artık klişeye dayansa da derinlemesine geniş bir hikayeye sahip ama süresi bir o kadar kısa. Hikaye, 2000 senesinde vizyona giren Traffic filminin Oscar ödüllü yazarı Stephen Gaghen’a ait.

Kısaca analtmak gerekirse Orta Doğu nükleer bir felaket ile çökmüştür. Güney Amerika’nın petrol üreten ulusları ise bir yandan küresel ekonomik krize önlem amacı bir yandan da yeni süper güç olma umudu ile Federasyon adında bir birlik kurarlar. Bu şekilde Orta Amerika ve Karayipleri ele geçiren Federasyon daha sonrasında ise Orbital Defense Initiative yeni ODIN adlı bir uzay aracının kontrolünü ele geçirir.

ODIN öyle basit bir uzay aracı değil aslında o yörüngeye oturmuş bir süper silah. İşte Federasyon bu silahı kullanarak ABD’nin pek çok şehrini yerle bir eder. Bu sırada hayatta kalan Amerikalı astronotlar uzay istasyonunun kendi imha programıı çalıştırır ve ODIN’in diğer uydulardaki füzelerini göndermesini engeller. Bir nevi tüm dünyayı yıkımdan kurtarırlar ve ardından 10 yıl sonrasına gideriz.


admin

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir